0

“Yeni Nesil Ticaret Savaşlarını Kazanmanın Yolu Kendi Yeşil Devrimimizi Gerçekleştirmek”

Bakan Muş Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin açılışında video konferans ile yaptığı konuşmada, 2021 yılındaki güçlü performansın, önümüzdeki dönemde de aratarak devam edeceğine dikkati çekerek, Türkiye’nin bu yılki dış ticaret gelişmelerinden bahsetti.

2021 yılı Ocak-Ekim döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracatın yüzde 33,9 artarak 181,8 milyar dolar, ithalatın yüzde 22,5 artarak 215,6 milyar dolar olarak gerçekleştiğini anımsatan Muş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“2021 yılının ilk 10 ayındaki ihracat rakamıyla, pandemi öncesi son yıl olan 2019’da ulaşmış olduğumuz 180,8 milyar dolarlık en yüksek yıllık ihracat rekorumuzu daha şimdiden geride bıraktık. İhracatımızdaki bu performansın devamı ile 2021 yılının sonuna kadar, 211 milyar dolar olan OVP tahmininin üzerinde ihracat gerçekleştirmeyi öngörmekteyiz. Dünya Ticaret Örgütü’nün 2021 2. çeyreğine ilişkin olarak açıkladığı rakamlara göre, 2021 Ocak-Haziran döneminde Türkiye’nin ihracat artışı, dünya ihracat artışının üzerinde gerçekleşmiştir. Ülkemiz G20 ülkeleri içerisinde Güney Afrika ve Hindistan’dan sonra ihracatını en fazla artıran ülke olmuştur. Dış ticaret açığımız Ocak-Ekim döneminde geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 16 azalışla 33,8 milyar dolara gerilemiştir.”

Bu başarı sayesinde Türkiye’nin dünyanın farklı coğrafyalarına yaptığı ihracatın güçlü bir şekilde arttığını belirten Muş, oransal olarak en fazla ihracat artışının Amerika Kıtası’na gerçekleştirildiğini dile getirdi. Türkiye’nin en önemli ticari partneri olan Avrupa Birliği’ne yapılan ihracatın ise yüzde 35 arttığını vurgulayan Muş “Tüm bu güçlü performansla ihracatın ithalatı karşılama oranını bir önceki döneme göre 7,2 puan artırarak yılın ilk on ayında yüzde 84,3 seviyesine çıkardık. Bu performansı üstelik küresel piyasalarda emtia fiyatlarındaki artış ve yüzde 56,4 artan enerji ithalatına rağmen başardık.”

“Artık günümüzde, dünyanın karşı karşıya kaldığı iklim krizi; ne ertelenebilir, ne ihmal edilebilir ne de yok sayılabilir”
Mehmet Muş konuşmasında, zirvenin ana teması olan “Sürdürülebilirlik ve Gelecek” konusuna da değindi.

Sürdürülebilirlik ve geleceğe ilişkin tartışmaların merkezinde iklim krizinin bulunduğunu belirten Muş, günümüzde artık dünyanın karşı karşıya kaldığı iklim krizinin, ne ertelenebileceğini, ne ihmal edilebileceğini ne de yok sayılabileceğini söyledi.

“Karbon salımına, iklimin bozulmasına ve sürdürülebilirliğin sona ermesine seyirci kalarak kendimizi ve gelecek nesillerimizi cezalandıramayız.” diyen Muş, şunları kaydetti:

“Bugün artık her ülkenin elinde bir iklim sermayesi var. Ülkelerin su kaynaklarını, verimli topraklarını ve havasını koruma becerisi ve küresel iklim değişikliğini önlemeye yönelik atacağı her adım, o ülkenin iklim sermayesine yönelik birikimini artırması anlamına da gelmektedir. İklim sermayesindeki her başarı, ülkelerin küresel ticaretteki başarılarını da besleyecektir. Yüksek bir iklim sermayesi biriktirmeyi başarmış ülkelerin ürünleri ve hizmetleri pazarlara daha kolay ulaşacak, daha fazla talep edilecektir.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin mal ve hizmet ihracatında ardı ardına rekorlar kırdığını dile getiren Muş, bu rekorları kalıcı hale getirmek, Türkiye’yi  dünya ekonomi liginde üst sıralara taşımak ve müreffeh bir Türkiye yaratmak için sürdürülebilirlik konusuna daha fazla eğilmek, iklim sermayesini artırmak ve iklim diplomasisini daha etkin kullanmak zorunda olunduğunun altını çizdi.

Muş, “Artık dünya, ticaret savaşlarının da yeni nesil diyebileceğimiz bir versiyonu ile karşı karşıyadır. Bu yeni ticaret savaşlarında duvarlar gümrük vergileri ile değil, iklim değişikliğini gerekçe gösteren teknik engellerle örülmektedir. Bu yeni nesil ticaret savaşlarını kazanmanın yolu da hem kendi yeşil devrimimizi gerçekleştirmek hem de iklim diplomasisi araçlarını etkin kullanarak ticaretimizin önüne örülen haksız duvarları yıkmaktır.” değerlendirmesinde bulundu. 

Bakan Muş, dünyanın en saygın üniversitelerinden biri tarafından yapılan bir araştırmanın, iklim krizinin sadece üretim süreçleriyle ilişkilendirilmemesi gerektiğine işaret ettiğini dile getirerek, bugün dünyanın en zengin ülkelerinin yaşam tarzları ve tüketim alışkanlıklarından kaynaklı olarak ortaya çıkan çevre kirliliğinin de iklim krizini beslediğini söyledi.

Gelişmiş ekonomilerin vatandaşlarının kişi başı karbon salımının, yoksul ülke vatandaşlarından çok daha yüksek olduğunu ifade eden Muş, “Oysaki iklim krizi, insanoğlunu daha büyük felaketlerle sınarken gelir ve statü ayrımı yapmayacaktır. Bu bilinçle, Türkiye olarak kendi yeşil devrimimizi gerçekleştirmek üzere gerekli adımları atıyoruz. Yakın zamanda Paris İklim Anlaşması Meclisimizce onaylandı. Ayrıca bir yol haritası niteliğinde olan Yeşil Dönüşüm Eylem Planımızı yayınladık. Bu dönüşümün gerisinde kalmayacağız, ancak önde de gitmeyeceğiz. Tam zamanlı ve gerektiği gibi bir dönüşüm gerçekleştirmek istiyoruz.” diye konuştu.

Related Posts

Call Now Button