Kongrenin bu oturumuna katılımcı olarak; FIATA (International Federation of Freight Forwarders Associations- Uluslararası Yük Taşımacıları Dernekleri Federasyonu) Kıdemli Başkan Yardımcısı Turgut ERKESKİN, Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) İcra Kurulu Başkanı Alper ÖZEL, Ünsped Gümrük Müşavirliği (UGM) Genel Müdürü Rıza Mehmet KORKMAZ ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi akademisyenlerinden Prof.Dr. Erdal Karagöl katılarak konuşmalarını gerçekleştirdiler.
Turgut Erkeskin, konuşmasında Covid-19 sonrası ticarette ve lojistikte ne gibi değişimler yaşandığına değindi. Erkeskin, 2020 yılının başından beri dünyada artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını belirterek bütün endüstriler ve bütün iş alanlarının kökten sallandığı, çok ciddi değişimler ile karşı karşıya kalındığı bir döneme girildiğini vurguladı.
Bu süreçte Covid-19 temasla geçtiği için teması ortadan kaldırmak durumunda kalındığı söyleyen Erkeskin, bunun işgücünün piyasadan çekilmesine sebep olduğunu, gerek havayolunda gerek denizyolunda gerekse fabrikalarda ihtiyaç duyulan işgücünün olmayışından dünya çapında ticaretin daraldığını ifade etti. Erkeskin, bu anlamda dünya ticaretinin zayıflamasına rağmen göreceli olarak taşımaya olan ihtiyacın artmasının navlun fiyatlarının yukarıya doğru gitmesi sonucunu ortaya çıkardığını söyledi.
Karayolu taşımacılığında haksız rekabet uygulamaları
Bu noktada karayolu taşımacılığının özellikle Türkiye açısından bir can simidi olduğunu çünkü dış ticarette ödemli payı olan Avrupa ile en çok kullanılan ulaşım yöntemlerinden birinin karayolu olduğunu vurgulayan Erkeskin konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Karayolu bu anlamda can simidimiz oldu fakat orada da bir takım sıkıntılarla karşılaştık çünkü şoförlerimiz sağlığı için bizim için önemli, bu anlamda sınırlarda geçişler aksadı ve yine bu kısımda da çok ciddi zorluklarla karşılaştık ama tüm ulaşım yöntemlerine nazaran en az karayolu taşımacılığında zorlandık ve en çabuk orayı çözebildik. Dolayısıyla karayolu taşımacılığı gerek Avrupa’da, gerek Ortadoğu’da, gerekse Kafkaslarda ülkemiz için önemli bir can simidi durumundaydı.”
Seferlerde yaşanan aksamalar nedeniyle özellikle denizyolu ve havayolunda navlun fiyatları 3-4 katı rakamlara çıktığını anlatan Erkeskin, karayolunda ise bu durumun yaşanmadığını ancak farklı sıkıntılar ortaya çıktığını söyledi. “Bu dönemde, bir takım taşıma sistemlerinde haksız rekabet diyebileceğimiz özellikle fiziki taşıyıcılardan kaynaklı bir takım sıkıntılar yaşadık. Aynı güzergahta aynı tip yükler için farklı navlun uygulamaları başladı; “karayolu nakliyesini bana yaptırırsan denizyolu taşıması için sana konteyner tahsis ederim” denmeye başladı yani aslında birtakım haksız rekabet uygulamalarını görmeye başladık.” İfadelerini kullandı.
Tüm bu zorlukları aşmak için şu an gündemin hayatı kolaylaştırma ve özellikle ticareti kolaylaştırma olduğunun altını çizen Erkeskin bir malın üreticiden tüketiciye ulaşana kadar nakliyeciler, taşımacılar, gümrük müşavirleri, depolama firmaları ve dağıtım firmalarına kadar çok girift bir mekanizma olduğunu belirterek bunlar arasındaki bilgiyi ve veri akışını dijitalleşme ile optimize ederek ticaretin kolaylaştırılabileceğini belirtti. Tüm bu sistemlerin insan eli değmeden dijital sistemlere dayanarak yapılması gerektiğini kaydeden Erkeskin, FIATA olarak buna benzer bir sistem geliştirdiklerinden bahsederek konuşmasını sonlandırdı.
UND İcra Kurulu Başkanı Alper ÖZEL yaptığı konuşmasında pandemi döneminde karayolu taşımacılığının ve sürücülerin yaşadığı sıkıntılardan bahsederek hala birtakım konularda sıkıntıların devam ettiğini söyledi. Özel, “bazı AB ülkeleri hala tır taşımacılarına birtakım engeller koymaya devam ediyor. Macaristan’a olan transit geçiş belgesi sayımızı geçen yıl 110 bine çıkarttık ancak öbür tarafta yine Çekya ve Avusturya gibi ülkeler Türk taşımalarına karşı sıkıntı yaratmaya devam ediyor. Karayolu taşımacılığı şu an büyük bir ivme içerisinde ve bunun da kaynağı AB’nin son dönemde tedarik stratejisini değiştirmeye başlamasından geliyor. AB, Çin’e olan bağımlılığını azaltmaya çalışıyor. Bu yüzden bir kısım tedariki Türkiye’den sağlama durumuna gelmiş vaziyetteler. Üretim ve tedarik alanını siyasi politika alanına yakın olan alana çekmeye çalışıyorlar. Burada en önemli faktör Türkiye olarak ortaya çıkıyor. Hem üretim kapasitemiz hem ürün kapasitemiz yüksek, yüksek insan kaynağımız var ve doğrudan Avrupa’ya ulaşım imkanımız olduğu için AB’nin sipariş yerini Türkiye’ye kaydırdığını görüyoruz ki bu da tabii ihracatımızı olumlu yönde etkiliyor.” Şeklinde konuştu.
“Ticarette azalmalar yaşanırken e-ticarette bunun telafisi olduğunu gördük”
UGM Genel Müdürü Rıza Mehmet Korkmaz, ‘Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması’ konusunda sunum gerçekleştirerek, bu çerçevede Türkiye’nin neler yaptığı ile ilgili konuşma yaptı.
Prof. Dr. Erdal Karagöl, katılımcıların konuşmalarını değerlendirerek bu dönemde gümrüklerde, lojistikte ciddi sıkıntılar yaşandığını ve bu dönemde lojistiğin ne kadar önemli olduğunun fark edildiğini söyledi. Karagöl ifadelerine şu şekilde devam etti: “Ama şunu da gördük herkes e-ticareti fark etti. Başta insanların e-ticarete belli bir mesafesi vardı, görerek alma durumu vardı ama bu salgın nedeniyle her çeşit malın e-ticarette sağlandığını gördük. Dolayısıyla ticarette azalmalar yaşanırken e-ticarette bunun telafisi olduğunu gördük.”
Katılımcıların konuşmalarını bitirmesinin ardından Nevzat Saygılıoğlu konuşmacılara, pandemi döneminde gümrüklerde ve lojistikte yaşanan tüm bu sorunları aşmak için ne yapılabilir sorusunu sorarak konuşmacılardan fikirlerini aldı.
“Tek çözüm: dijitalleşme ve iş zekâsı”
Turgut Erkeskin: “bu sorunun tek bir cevabı, çözümü var; dijitalleşme ve iş zekâsı. Diyelim A firması Şangay’daki X firmasından bir malı devamlı getiriyor. Bu firmanın bir kaçakçılığı, yanlışı yok bu durumda sistem firmayı görecek ve görmeyecek. Bir taraftan gaza basmanın bir taraftan frene basmanın altında yatan tek yöntem dijitalleşme ve iş zekâsını kullanma. Bugün önümüzde altın bir fırsat var, Çin’den Avrupa’ya nakliye gerek demiryolu gerek deniz yoluyla 12 bin dolar civarlarında gidiyor ve 2-3 sene boyunca bu değişmeyecek çünkü gemi kiraları uzun zamandır bu mertebelerde yapılıyor. Tırlar ise hala daha 4-5 bin euro’ya gidiyor demek ki bizim muazzam bir navlun avantajımız var, önümüze muazzam bir ticaret imkanı açıldı. AB’de Türkiye’den mal almak istediğine göre bunu görelim ve kullanalım.”
“İnsan unsurunu minimize etmek gerek”
Rıza Mehmet Korkmaz: Bazen lokalde çok küçük sorunlarla boğuşmak zorunda kalabiliyoruz bunun önlemenin yolu öncelikle insan unsurunu minimize etmekten geçiyor. Dijitalleşme ve iş zekasını kullanarak, doğru planlama yapmak gerekiyor. Blockchain teknolojisini ve yapay zekayı daha çok kullanmamız gerekiyor. Bunlar yapılabilecek şeyler ancak sorun bunları sahaya yansıtmakta. Sahada uygulayıcılar ile ilgili sorunlar var, zihniyet değişimi gerekiyor, işlemleri insanların anlayışının dışına çıkartmak gerekiyor bu da dijitalleşme ile her şeyi bir standarda bağlamayla mümkün olur. Bunun uygulamaları dünyada mevcut. Bir şeye daha dikkat çekmek istiyorum baştan beri lojistik konuşuyoruz bu ülkenin bir lojistik genel müdürlüğü yok. Bir sorun olduğunda muhatap bulamıyoruz, farklı kurul komisyonlarla efektif çözümler üretilmiyor. Yapılacak şey bununla ilgili bir sadeleştirme ve resmileştirme.