0

UTİKAD İcra Kurulu Genel Müdürü Cavit Uğur ile Röportaj

UTİKAD İcra Kurulu Genel Müdürü Cavit Uğur ile lojistik sektörüne dair bir röportaj gerçekleştirdik. 

Cavit Uğur ile röportajımız; 

Geçen Yıl Zirvede Geleceğin Lojistiğini Konuştuk

Sektörümüz itibariyle teknolojik gelişmelerin bizim iş yapış şekillerimizi üyelerimizin iş yapış şekillerini çok değiştireceğini kabuğumuzu değiştirmemiz gerektiğini uzun süredir farkındayız. Bunun için de gerek Yönetim Kurulumuz ile gerekse İcra Kurulu ile gelecekle ilgili teknolojiyle ilgili okumalarımızı zaten sürdürüyoruz. Bunun üyelerimize aktarılması paydaşlarımızla birlikte tartışılması değerlendirilmesi için geçen yıldan itibaren 2018 den itibaren UTİKAD zirve düzenlemeye başladık ve geçen seneki zirvemizin mottosu da ana teması da geleceğin lojistiğiydi. Burada çok önemli olan bir şey lojistiğin geleceğini konuşmadık biz aslında orada geleceğin lojistiğini konuştuk gelecekte bu işi nasıl yapmamız gerektiğini konuştuk üyelerimizin nasıl davranması gerektiğini konuştuk. Bunu da farklı paydaşlarımızı oraya davet ederek buna gerek teknolojik firmalarda ya da girişimlerdeki üst düzeylerdeki yöneticilerde akademisyenlerimiz vardı. Ve yurt dışından video konferansla katılan bir katılımcımız vardı. Dolayısıyla sektörün ve üyelerimizin gelecekteki iş yapış şekilleri çok değerlendirdik. Bunun bize etkilerini bunun için neler yapmamız gerektiğini değerlendirdik ve bu zirveden sonraya şöyle bir güzel tortu kaldı. Bir kere üyelerimiz gerek katılımcılardan gerekse farkındalıkla öğrendikleri yeni teknolojilerle ilgili gerek akademisyenler gerekse firmalarla ilişki kurmaya başladılar. Kendi iş yapış şekilleriyle ilgili ‘Nasıl teknolojik çözümler sağlayabiliriz neler yapabiliriz?’ konusunu araştırmaya başladılar. Bu bizim için çok büyük bir kazanımdı. Önemli olan üyelerimizin geleceğe dönük sürdürülebilir iş yapmalarının nasıl olabileceği ile ilgili bir farkındalık yaratmaktı. Vizyon geliştirici bir çalışmaydı. Geri dönüşlerimiz çok güzeldi. Hatta şöyle söyleyebilirim sponsorlarımız zirveden sonra özellikle arayıp teşekkür ettiler ki sponsorlar para verirler destek olurlar teşekkür etmeleri onların ne aradığını bulduğunu göstermesi açısından bizim için çok önemli. Güzel bir zirveydi. Tabi bunu her yıl yapacağız. Bu zirve UTİKAD zirvesi ya da mottosuyla ana markasıyla her yıl devam edecek.

“Gelecek Zirve’de Güzel Sürprizlerimiz Olacak”
2019 da yine teknolojiyle ilintili bir konumuz var. ‘İleriye dönüşüm’. Bundan kısaca bahsetmek istiyorum. Geçen yılki zirveden sonra biz hemen ertesi gün çalışmaya başladık tekrar. Dedik ki bu zirvenin geleceğini nasıl devam ettirebiliriz. Neleri konuşmalıyız? Burada karşımıza şu çıktı. Geri dönüşüm kavramından ileri dönüşüm kavramı oradan da ileriye dönüşüm. Nedir, geri dönüşüm? Aslında atık malzemelerin aslında ham maddesine geri döndürülerek ondan yeni maddeler çıkarmaktır. Ama ileri dönüşüm ise mevcut ürünlerin üzerinde çeşitli değişiklikler yaparak farklı bir görsellik işlev kazandırmaktır. Örneğin eski bir kargo uçağını çekersiniz içine çok şık bir restoran yaparsınız bu mesela bir ileri dönüşüm örneğidir. Ya da beyaz ev eşyalarının parçalarından çeşitli robotik ürünler üretirsiniz öğrenci olarak bunlar ileri dönüşümdür. Peki niye ileriye dönüşüm? Biz dedik ki mevcut iş yapış şekillerimiz var mevcut sistemlerimiz var. Kamu var üyelerimiz var bir eko sistem var. Bu ekosistem ileride neler yapmalı ileriye nasıl dönüşmeli. Dolayısıyla biz bu ileri dönüşüm ifadesinden yola çıkarak sektörümüzün ileriye nasıl dönüşmesi gerektiğini bu ileriye dönüşebilmek için neler yapması gerektiğini inceleyelim dedik. 2019 Eylül ayında çerçevesi tamamlanmış bir programımız mevcut. Konuşmacılarımızla görüşüyoruz. Tarihlerini ayarlıyoruz. Çok güzel sürprizlerimiz de olacak. Çünkü çok böyle ciddi bir toplantı olsun istemiyoruz. Keyifli geleceğe dönük güzel ipuçları masalsı fikirler destansı görüşler böyle bir zirve yapmayı planlıyoruz. Eylül ayında sizi de bekliyoruz oraya.

Kapıkule Sorunu ile İlgili Çalışma Grubu Oluşturuldu

15 Eylülde İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı çalışma ofisinde Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Fuat Oktayla hakikaten çok verimli bir görüşme yaptık. Görüşmemizin temel amacı lojistik sektörünün o anda o dönemde karşı karşıya olduğu en öncelikli sorunları aktarmaktı. Bunlardan birincisi Kapıkule süreçleri. Yani Kapıkule’deki akışların yavaşlaması araçların kapıkulede beklemesi dolayısıyla ihracat mallarımızın Avrupa’ya geç ulaşmasıyla ilgili. Bu noktada sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımıza bir bilgilendirme yaptık ve rapor sunduk. Hemen o rapordan bir hafta sonra Ticaret Bakanlığımız zaten konu üzerinde çalışmaktaydı. Ama çok hızlı hareket etmeye başladı. Bir çalışma grubu kuruldu. Bakanlık yöneticilerinin gümrük idaresi yöneticilerinin yanı sıra sektörün sivil toplum kuruluşları da bu çalışma grubuna dahil oldu. Oldukça önemli maddeler içeren bir eylem planı oluşturuldu. Bu eylem planlarının önemli bir kısmı hayata geçirilmeye başladı. Henüz bunun sonuçlarını görmedik ama umudumuz odur ki çok yakın zamanda bunun sonuçlarını göreceğiz. Çünkü evet Kapıkule’de beklemelerin bir kısmı Avrupa Birliğinin kapılardaki sıkı denetimi göç sorunları bu konuda önemli bir etken ama önemli bir etken de bizim Kapıkuledeki fiziksel akışı daha iyileştirmemiz gerekliliğiydi. Bakanlık bunun çok farkına vardı. Dolayısıyla sayın Fuat Oktayla yaptığımız görüşme bu çalışmaları çok ivmelendirdi. Bu çok umut verici bir durum. Bu yıl içinde orada hakikaten iyi gelişmelerin olacağını görüyoruz. Biz bunu dergimizde de yayınlamıştık. Oradaki şoförlerin yaşadığı insani zorlukların neler olduğunu dile getirmiştik. Çünkü hep bir ticaretin yavaşlaması ticaretin aksamasını konuşuyoruz ama bizim ticaretimizi taşıyan şoförlerimizin Kapıkule için sıra beklerken yaşadığı zorlukları da orada aktarma fırsatı bulduk.

“İthalatçılar Mallarını Çekmediler”

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız konuyu çok önemle not etti ve hakikaten bir hafta sonra bakanlıktan bize geri dönüş oldu ve hemen biz raporumuzu tekrar ilettik Bakanlığa ve devamında diğer sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışmalar devam ediyor. Dolayısıyla bu birinci maddeyle ilgili çok önemli bir adım atılmış oldu. Bir diğer konu ise o dönemde yaz aylarındaki aşırı döviz artışları sonrasında ithalatçılar mallarını çekmemeye başladılar. Bu da neye neden oldu? Bir limanlarda konteyner beklemelerinin artmasına bu da yurt dışına demuraj bedellerinin transfer edilmesine neden oldu. Bir ikincisi de antrepolarımız doldu. Çünkü ithalatçılar mallarını çekmediler. Dövizlerin düşmesini beklediler inanılmaz bir tıkanıklık yaşandı ve sektör hizmet veremez duruma geldi. Bu antrepolardan alınan mallar tüketim malları değil aslında ara mallar. Dolayısıyla bizim ihracatımızı etkileyen mallardı. Ve bu tıkanıklıklarla birlikte bir de teminat sorunu çıktı. Çünkü mallar çekilmeyince teminatlar doğdu. Bankalardan teminat almak o dönemde sıkıntılıydı. Halen belirli sıkıntılar mevcut. Dolayısıyla o yükler çıkmayınca teminatlar doğdu. Yeni teminatlar alınamayınca yeni yüklerin alınması mümkün olmadı. Ve sistemde bir kilitlenme oldu. Kendisine bunu arz ettik. Özellikle demuraj gibi yurt dışına ödenen bedellerin transferlerinin çok olumsuz bir sonuç doğuracağını kendisine aktardık. Sağ olsun kendisi de çok net bir şekilde anladı, dinledi ve hemen talimatını verdi ve bir sonraki hafta çarşamba günü 4 gün sonra Bakanlıktan bir mevzuat değişikliği taslağı geldi konuyla ilgili. Antrepolarda teminatların götürü teminat sistemine döndürülmesi konusunda fakat o çalışma henüz tamamlanmadı. Mutlaka idare konunun tekrar götürü teminat sistemine çevrilmesi ile ilgili çalışmalarını sürdürüyordu içeride ama çok hızlı bir geri dönüş oldu. O konu henüz sonuçlanmadı ama bunu görüşmeye devam ediyoruz. Bu çünkü üreticilerimizin ihracatçılarımızı da etkileyen bir husus. Dolayısıyla bu görüşmenin hem de sektörün önde gelen sorunları diyelim aktarmamız da en üst düzeyde yankı bulması da bizim üyelerimizi temsil etme görevimizi yerine getirmemizde çok önemli bir adım oldu. Ondan sonra da kamunun çok farklı birimleriyle Cumhurbaşkanlığının Strateji ve Plan Başkanlığıyla görüşmelerimiz de devam ediyor.

“Gümrükler Hiçbir Ülkede Kalkmaz”
Gümrükler bir ülkenin dış ticaretinin güvenle hızla ve ülkenin menfaatinin gerçekleşmesi için görevlendirilmiş bir kurum. Ordumuz gibi, polisimiz gibi jandarmamız gibi. Gümrüğümüz de sınırlarımız da çok önemli bir işlev yerine getiriyor. Bir kere gümrüğün bu işlevi değişmedi. Değişmeyecek. Bu hiçbir ülkede ortadan kalkmış bir kurum değil ve kalkmayacak. Önemli olan bunu daha etkin daha otomatize daha dijitalleştirilmiş gümrük süreçlerini en az evrakla ve yazılım sistemleri üzerinde gerçekleştirilmesi üzerinde çalışmak gerekiyor. Bu çalışmalar aslında gümrük idaresinde oldukça uzun süredir devam ediyor. Mevcut bilgi sisteminin yerine farklı bir sistem kurulması çalışmaları devam ediyor. Çeşitli uygulamaların otomatize edilmesi tek pencere sistemleri kağıtsız gümrük uygulamaları niyet olarak ve eylem planı olarak gümrük idaresinin gündeminde zaten. Ayrıca unutulmaması gereken bir diğer konu ticaretin kolaylaştırılması kurulu da kuruldu. Çünkü Türkiye’nin dış ticaretini ithalatını ve ihracatını geliştirmek pazar payımızın dünyadaki oranını arttırmak anlamında bunlar çok önemli çalışmalar. Bakanlık isminden gümrük kelimesinin çıkarılmış olması bence hiç önemli bir durum değil. Niye önemli bir durum değil. Şimdi Ticaret Bakanlığının temel görevleri var. Bir kere iç ticareti düzenliyor. Artı ithalat ve ihracatı düzenliyor. Serbest bölgelerimizi düzenliyor. Ve bunlarla iç içe sembotik bir yaşam süren gümrük süreçlerini yönetiyor. Bakanlığın adında olup olmamasının hiçbir önemi yok. Şansımız yeni sistemde bakanımız iki Bakan Yardımcımız özel sektörden gelme. Bir diğer Bakan Yardımcımız gümrük sektörünün gümrük idaresinin en deneyimli isimlerinden birisi. Şimdi bunlar görevlerini paylaştılar. Ve şu anda bence gümrük idaresinin çalışmaları daha etkin daha hızlı ilerleyecek. Çünkü gümrük idaresi zaten bunların niyetini yıllar öncesinde vermişti. Çalışmalara başlamıştı. Bu yeni sistemde bu çalışmaların hızlanmasını umuyoruz. Bunun izlerini de çok net görüyoruz. İki yıldır devam eden bir ticaretin kolaylaştırılması kurulu çalışmaları var. Dünya Ticaret Örgütünün Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması imzalamış bir ülke olarak bunları yapmamız gerekiyor. UTİKAD olarak biz belki 30’un üzerinde Ankara’da toplantılara katıldık. Ticaretin kolaylaştırılması için neler yapılması gerektiği. Bu kurulu da zaten o dönemin Ekonomi Bakanlığı Müsteşarıyla o dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Müsteşarı ile birlikte yürütmüşlerdi. Ve bütün eylem planlarını bütün ortaya konulanlara baktığımızda gümrük süreçlerinin iyileştirilmesi hızlandırılması otomatize edilmesi yönünde inanılmaz bir irade var ortada. Geldiğimiz nokta ne? Bu iradeyi hayata geçirmek Bu noktada da yeni sistemde yeni bakanlıkta bakanların özel sektör deneyimiyle birlikte süreçleri hızlandırıyor olması ki biraz önce Kapıkule örneğinde verdiğim gibi hakikaten Bakan hanımefendi gittiler Kapıkuleye Bakan Yardımcısı hanımefendi gittiler. En son yeni atanan Bakan Yardımcımız daha geçen hafta sonu Kapıkule’deydi. Dolayısıyla şu anda çok ciddi gümrük süreçlerinin hızlandırılmasına yönelik iyileştirici adımların çok hızlı atılacağını düşünüyoruz. Bunun izlerini görüyoruz ve biz de katkımızı vermeye devam ediyoruz.

Türk Lojistikçilerinin Daha Fazla Pazar Payı Alması Konusunda Çok Ciddi Emek Harcandı

E-ticaret odak grubu kurmuştuk. 1,5 yıl önce ve bu çalışmalarda bu gördüğünüz salonda bütün sistemin paydaşları bir araya geldi. Belki 10’dan 15’den fazla toplantı yaptık arkada çalışmalar yaptık. Hem icra kurulu çalışmalarımızı yürüttü. Araştırmalar yaptı. Hem de sektörün bütün paydaşlarının görüşlerini aldık. Nasıl bütün paydaşların görüşlerini aldık bir kere marka vermeyeyim ama e-ihracat noktasında Türkiye’nin en büyükleri olan birkaç üreticimizi de ihracatçımızı davet ettik. Onlarla görüştük. Onların sıkıntılarını ne tür zorluklar yaşadığını öğrendik. Sonra hızlı kargo taşımacılığı yapan üyelerimiz veya üye olmayan şirketleri bir araya getirdik. KARİB ile görüşmeler yaptık. Posta taşıyıcıları Kargo taşıyıcılarıyla onlarla görüşmeler yaptık. Elektronik ödeme sistemleri temsilcileriyle görüşmeler yaptık. Ödeme sistemlerinin geliştirilmesi konusunda bu çalışmaları yürüttük. Artı elbette ki bu hizmeti veren üyelerimizle ve üye olmayan şirketlerle görüştük. Bu noktada UTİKAD’ın da 20’ye yakın üyesi var ki bu alanda çok ciddi ölçekte hizmet veriyorlar. Hem küresel şirketler hem de lokal kahramanlarımız, yerel kahramanlarımız. Onlarla bir araya geldik. Tabi ki yetmedi Amazon, AliBaba temsilcileriyle görüştük. N11.com, gittigidiyor onların yöneticileriyle süreç yöneticileriyle görüştük. Ve bütün bu e-ticaret, e-ihracat akışlarında ne tür zorluklar var büyük bir ivmeyle genişleyen bir pazar olan e-ticaret pazarında Türkiyenin ve Türk Lojistikçilerinin nasıl daha fazla pazar payı alması konusunda çok ciddi bir emek harcandı. Bu öyle bir kişinin yazdığı bir rapor değil. Aslında sektörün ya da e-ticaret ekosisteminin paydaşlarının görüşlerinin bir araya derlendiği bir çalışma. Biz aslında bu raporu hazırlayıp redaksiyon yaparken devletimiz de paralel bir çalışma yürütüyordu. E-ihracat, e-ticaret stratejisi belgesi yayınlandı. Bir gördük ki bizim yeni yayınladığımız rapordaki görüşlerin neredeyse hepsinin devletin strateji belgesinde de yer aldığını gördük. Yani ortak akıl ortak akıl her yerde. Bu anlamda bu çalışmalar bizim için çok değerliydi. Biz bunu basma sürecini o strateji belgesinin getirdiği bir şeyler var mı diye tekrar çalışmayı yeniledik. Bir de redaksiyonu vs. için biraz zaman harcamamız gerekti. Ama çıktı. Şimdi bahsettiğiniz iki konu, gerçekten çok önemli iki konuydu tespit ettiğimiz. Türkiye’deki üreticilerin e-ticarete tedirgin yaklaşmaları. Aslında direnmiyorlar. Aslında öğreniyorlar. Öğrenmeye devam ediyorlar. Güven duymak istiyorlar. Ama yaşadıkları bazı örneklerden dolayı bu lojistikçilerden kaynaklı veya lojistik dışındaki karşı taraftan kaynaklı, belki ödeme süreçlerinden kaynaklı çeşitli olumsuz örnekler de yaşandı ama bizim Anadolu’daki çok cidden elini taşın altına koymuş üreticimiz de aslında bunu eleştirmek istiyor. Bununla ilgili bilgi dağarcığını deneyimini arttırmak istiyor.

Lojistik Merkezlerinin Türkiye’nin Genel Vizyonu ile Uyumlu olması Lazım
Bu noktada gerek e-ticaretle ilgili başta Bakanlığımız olmak üzere diğer sivil toplum kuruluşlarını bu konuda Anadolu’da çok ciddi çalışmalar yapıyor. Yani şehir şehir e-ticaret, e-ihracatın nasıl geliştirileceği nasıl yapılacağıyla ilgili seminerler çalıştaylar yapılıyor ve bu inanılmaz bir ivmeyle gidiyor. Yani biz biliyoruz, Trabzon’daki bıçakçımız bugün çok rahatlıkla gönderebilecek. Bu çok hızlı genişliyor. Çok hızla gelişiyor. Dolayısıyla o tedirginlik belki de onlara ulaştırmamız gereken bilgiyi deneyimi belki ulaştırmakta geciktiğimiz için İstanbul’da gecikti ama şu anda o direncin azaldığını ve hakikaten inanılmaz, kasabalardan, bir kasabadan bir ayakkabıcı var inanılmaz bir ayakkabı ihracatı yapıyor. İnanamazsınız yani. İstanbul’daki büyük bir ayakkabı mağazasından çok daha fazla çok güzel niş ayakkabı üretiyor. Ve bunu e-ihracata dökebilmiş durumda. Yani ismini vermeyeceğim ama böyle çok ciddi de başarı öykülerimiz var. Ve bu gelişerek artacak. Dolayısıyla o raporumuzla evet bir direnç var ama bu kırılıyor zaten ona vurgu yapmak istedik ki bu konuda görev alacak olan kamu ve diğer sivil toplum kuruluşları görevi daha da geliştirsin.İkinc konu ise e-ticaret dediğiniz yer de e-ihracat dediğiniz yer de kümelenmeleri sağlayacak lojistik merkezler çok önemli. Ama bu lojistik merkezlerin mutlaka Türkiye’nin genel vizyonuyla ve stratejisiyle yani e-ticaretle ilgili stratejisiyle örtüşmesi lazım. Malesef biliyoruz ki lojistik merkezler konusunda bir enflasyon yaşıyoruz. Çok genel bir vizyon ortaya konmadan çalışmalar yapıldığı için bazıları atıl yatırım olma olasılığına sahip. Tabi bunun olmasını istemeyiz. Çünkü ülkenin kaynaklarını bir şekilde kullanıyoruz oralarda. Dolayısıyla bizim orada vurgulamak istediğimiz bu raporu hazırladığımızda henüz tamamlanmamış olan ama birkaç hafta önce kapanış konferansı gerçekleştirilen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından kapanış konferansı gerçekleştirilen Türkiye Lojistik Master Planının çıkması gerektiğini düşünüyorduk. O master plan çerçevesinde ülkenin de e-ticaretle, e-ihracatla ilgili vizyonu doğrultusunda bu belirlemelerin yapılmasını vurgulamak istedik. Herhangi bir yatırımcı istediği yere bunu kurabilir. Devlet olabilir aktarma istasyonlarında olduğu gibi TCDD olabilir ama burada önemli olan ülkenin bütüncül yaklaşımının hayata geçirilmesi kaynakların israf edilmemesi ve doğru noktalara doğru ürün çeşitlemelerini kapsayacak lojistik merkezler yapılması ki biz bunu çok öncesinde zaten öngörmüştük. Bizim derneğimizin yıllar önce yayınlanan kitaplarından birisi lojistik merkezler yapılanması metodolojisi üzerine bir kitaptı. Akademisyenlerimiz bu konuda çok güzel bir çalışma yaptılar. Biz zaten o kitabımız yayınlandığı andan itibaren kamunun ilgili birimlerine takdim etmiştik. Üniversitelere takdim etmiştik. Zaten oradaki ilkelerde dikkate alınırsa lojistik master planında vizyonu çerçevesinde de yapılırsa bu lojistik merkez çalışmaları yerini bulacaktır. Yoksa yeni yine atıl yatırımlar yaratmıyor.
Derneğimiz, aslında üyelerinin günlük sorunlarıyla ilgilenirken geleceğe yönelik sürdürülebilirliğe yönelik pek çok çalışmanın da içinde yer aldı, önünde yer aldı. Bunlardan bazıları bizim 2014 te ortaya çıkardığımız sürdürülebilir lojistik sertifikasıydı. Bu üyelerimizin iş yapma şekillerini nasıl geleceğe taşıyacaklarıyla ilgili aslında 2014’ten yani 5 yıl öncesinden beri yaptığımız çalışmanın bir parçasıydı. Biz bu çalışmaları yürütürken bu arada düzenlenen Birinci Karbon Zirvesinde sektörümüzü karbon ayak izinin yüksek olmasının farkındalığıyla orada da bazı çalışmalar yaptık. Tabi bu çalışmalara gelince çevrenizde konuyla ilgili ve sektörünüzle ilgili pek çok bilgili birikimli insanlarla karşılaşıyorsunuz kurumlarla karşılaşıyorsunuz ve onlarla çalışmaları sürdürüyorsunuz. Biz Dernek olarak bir etkinliğe gittiğimizde konuştuğumuzda onu orada bırakmayı sevmiyoruz onun arkasını getirip onunla ilgili daha neler yapabiliriz bu ülkemize sektöre ve sonra üyelere ne tür faydalar sağlar. Geleceklerini nasıl olumlu etkiler diye çalışıyoruz. Birleşmiş milletler Küresel ilkeler anlaşması da bu çerçevede dahil olduğumuz bir çalışmaydı. Şöyle ki Birleşmiş Milletler bütün dünyada geçerli olan 4 temel konuda 10 ilke belirlemiştir. Yolsuzlukla mücadele, İnsan hakları çalışma şartları ve çevre. Bu 4 ana konunun etrafında belirlenmiş 10 tane temel ilke var. Ve bu temel ilkelerin altında varyasyonları var. Biz yine Dernek olarak burada gerek üyelerimizin farkındalığını arttırmak gerekse ülkenin lojistik ekosisteminin bu konudaki farkındalığını arttırmak üzerine Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler sözleşmesinin imzacısı olduk. Buna kurumlar sivil toplum kuruluşları şirketler imzacı olabiliyorlar ve imzacı olmak ne demek biz bu 10 temel ilke çerçevesinde faaliyetlerde bulunacağız. Buralarda belirtilmiş olan koşulları iyileştirmeyle ilgili çalışmalar gerçekleştireceğiz diye bir söz veriyorsunuz. Biz bu sözü verdik. Neye güvendik üyelerimize güvendik. Üyelerimizin yüksek bilinç düzeyine güvendik. Ve onlarla birlikte bu konuda neler yapabiliriz, çalışmanın değerli olacağını dünya için değerli olacağını ülkemiz için değerli olacağını düşündük. Ve imzacı olduk, çalışmalara başladık. Bu imzayı attıktan sonra her iki yılda bir de bunun raporlamasını yapmanız gerekiyor ama oraya geçmeden önce biz bu sözleşme kapsamında bir sürü faaliyet gerçekleştirdik. İşte eşit kadın sertifikasını aldık. Türkiye de işte eşit kadın sertifikasını alan ilk sivil toplum kuruluşu olduk. Türkiye de de ikinci kurum olduk. Onun dışında her yıl İstanbul da gerçekleştirilen maratonda biz her yıl başka bir kurum için bu sağlıkla ilgili olabilir kadınla ilgili olabilir işte eşit kadın sertifikasının getirdiği çağrışımlarla kadınlara yönelik destek süreçlerine katılıyoruz. Onun için koşuyoruz. UTİKAD takımı oluşturuyoruz. Üyelerimizin çalışanları yöneticileri geliyor. Keyifli bir festival şeklinde çalışıyoruz. Artı, yolsuzlukla mücadele konusunda Türkiye’deki çalışmaları biz FİATA‘ya taşıdık. Yani bağlı olduğumuz federasyona. Federasyonumuzun sahtecilikle mücadele çalışma grubunun kurulmasında etken olduk. Bu imzayı attığımız için buradaki çalışmalarımızı yurt dışına iyi örnek olarak götürdüğümüz için bu devam etti. Size daha önce bahsettiğim sürdürülebilir lojistik sertifikasını yine iyi bir örnek olarak FİATA’ya arz ettik. FİATA da bir sürdürülebilir lojistik çalışma grubu oluşturuldu. Bunlar sadece yurt içine dönük değil ama yurt dışına da dönük çalışmalar. Biz birleşmiş milletlerce ortaya konmuş olan bu 4 ana konu çerçevesinde 10 temel ilke için çalışmaya devam ediyoruz. Ve bununla ilgili de raporlar yayınlamak durumundayız. İlk raporumuzu 2017’de yayınlamıştık. 2017’de yayınladığımız raporda o dönemde yapılanları aktardık. Aradan iki yıl geçti ama orada duran bir süreç değil yani imza attınız durdunuz değil. Biz bu çalışmalara devam ettik ediyoruz da ve iki yıldır yaptığımız çalışmaları da birkaç hafta önce ya da bir ay önce bunu raporu birleşmiş milletlerin sayfasına yükledik. Orada çalışmalarımızı özetledik. Şimdi onun tercümesini yapıyoruz. Bu açıkçası çok gururla üstünde durduğumuz yaptığımız çalışmaları Türkiye de ulaştığı eriştiği noktaları raporlayabildiğimiz bir döküman ve yine farkındalık arttırmak dereceyi sürdürülebilir kılmak, işimizi sürdürülebilir kılmak için bu ilkelerin de önemli olduğunu düşünüyoruz ve bunu hem üyelerimize hem paydaşlarımıza aktarıyoruz ve paylaşıyoruz. Aynen de devam edeceğiz çalışmalara.

“TİO Yönetmeliği 1 Temmuz’da Yürürlüğe Giriyor”
Biz hep bardağın dolu tarafına bakmayı yeğliyoruz. Olumlulukların üzerine gitmeye çalışıyoruz. Neleri daha iyi yapabiliriz diye. Bu hem üyelerimizin verdiği güç hem yönetim kurulumuzun ortaya koyduğu vizyon çerçeve icra kurulunda bu yönde hakikaten inanarak samimiyetle bunlara çalışmasıyla oluyor. Biz hakikaten pek çok olumsuzluklara dünyadaki, ülkemizdeki, çevre ülkelerimizdeki pek çok olumsuzluklara rağmen neyi daha iyi yapabiliriz diye bakıyoruz. Bunun için 2018 iyi geçti. Pek çok zorluklara rağmen. 2019 da iyi geçecek. Pek çok zorluklarına, önümüzde göremediğimiz belirsiz olan pek çok nokta olmasına rağmen biz olumlu bakıyoruz. Ne oldu 2018’de ? Biz 2018’e biraz heyecanlı başladık. Bir sanal tartışma yaratıldı. Yüklerin tesliminde ordino belgesi hukuksuzdur vs. bunun böyle olmadığını anlattık kamuoyuna anlattık. O konuyla biraz uğraştık ama onun arkasından bizim üyelerimizin yani taşıma işleri organizatörlerinin iş yapma şekillerini düzenleyen bir yönetmelik taslağı çalışması yapılıyordu zaten. Bunu da tehlikeli mal ve kombine taşımacılığı düzenleme genel müdürlüğü genel müdürümüz ve yöneticileriyle zaten görüşüyorduk. O biraz hızlandı. Ve ortak çalıştay yapıldı. Biz UTİKAD olarak görüşlerimizi aktardık. Aktardığımız pek çok görüş yönetmelikte yerini buldu. Evet kamuyla uzlaşamadığımız bir iki konu var. Bunlardan bir tanesi çok yüksek belge ücretleri TİO belgesi yani taşıma işleri organizatörü yetki belgesi almak için 150 bin lira ödemeniz gerekiyor bir şirket kurduğunuzda. Oysa taşıma işleri organizatörü Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde tanımlanmış bir ticaret faaliyetidir. Yani bir meslek değildir aslında bir iştir. Dolayısıyla bir tüccara yani perşembe pazarındaki bir hırdavat tüccarına sen bunun için en az şu kadar taban fiyat en yüksek bu kadar tavan fiyat uygulayacaksın demez ticaret kanunu. Bize de dememeli. Ama bu yönetmelik dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı daha önce 655 sayılı kararname gereği geçen kararnamede kendisine sektöre tavan taban ücret belirleme yetkisini almıştı. Bunu yönetmeliğe de koydu. Biz bunun karşısındayız çünkü bizimki bir ticari işletme. Maliyetlerimiz değişken. Kar etmek isteyebiliriz. Bazen zararına iş yapmak isteyebiliriz. Dolayısıyla devletin bir ticaret faaliyetine tavan taban ücreti belirlemesi doğru bir yaklaşım değil bize göre. Biz bunu her platformda kamuya da ilgili yöneticilerimize de aktarıyoruz. Bunu söylemeye devam ediyoruz. Ama bu TİO yönetmeliği hakikaten Genel Müdürlüğümüzün çok olumlu yaklaşımıyla pek çok sıkıntılı noktayı düzeltti. Ve Türk ticaret kanunun yanı sıra iş yapış şekillerimizin çerçevesini çizen bir yönetmelik oldu. Bu yönetmelik 1 Ocak’ta yürürlüğe girecekti. Ama sektörün hazırlık yapması için ricamızı kırmadı Bakanlarımız 1 Temmuz’a öteledi. 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek. Ama biz 150 bin liralık yetki belgesi ücretinin daha sembolik bir rakama indirilmesi, üyelerimizin ve üye olmayan taşıma işleri organizatörlerinin bu belgeyi alarak sürece dahil olmalarını sisteme dahil olmalarını önemsediğimiz için düşünülmesini ve daha kolay alınabilir bir belge olmasını istiyoruz. Niye çünkü bu işletmeler yasal çerçevede belgeleriyle iş yaptığında kazandığı paradan vergisini devlete verecek zaten. Dolayısıyla bugün büyük diye gördüğümüz şirketler yıllar önce kurulduklarında 20 yıl 30 yıl 40 yıl önce kurulduklarında birer ikişer kişilik küçücük dükkanlardı. Küçücük ticari faaliyetlerdi. Ama bugün kocaman TIR filoları, kocaman depoları antrepoları olan işletmelere baktığımızda onlar bugünkü cisimleriyle cesametleriyle kurulmadılar. Dolayısıyla bunu söylemeye devam edeceğiz. Bu konuda da çalışmalarımız devam ediyor Bakanlıkla. Bu yönetmeliğin bu şekliyle çıkması düzeltilmesi önemli bir maddeydi. Onun dışında yılın ilk yarısında sektör rutin gelişmesinde devam ediyordu ama dövizdeki aşırı artış ithalatın baltalanması ama ihracatın artması sektörde şöyle bir sıkıntı yarattı. Aslında sektöre sıkıntı yaratırken dış ticaretçiye de sıkıntı yarattı nedir bu ithalatlar azalınca yurt dışına ihracat mal götüren tırlar shipper zone konteyner dediğimiz intermodel taşımacılıkta kullanılan 45 feetlik konteynerlar dolu gittiler ama dönüş yükü bulamadıkları için boş dönmek zorunda kaldılar. Nitekim bu konuda da sürekli bakanlığa bilgilerimizi aktarıyoruz. Boş dönüş oranlarını. Bu sadece karayolu için geçerli değil denizyolunda da aynı şey geçerli. Ro-ro’larımızda da aynı şey geçerli. Artı havacılıkta da aynı şey geçerli. Dolayısıyla bu dış ticaretin dengesi bozulduğunda lojistikçinin de dengesi bozuluyor. Bu tabi ki süreçleri çok zorladı. Ekipman bulmada zorluk yaşadık çünkü getiremedik konteynerlerimizi geriye. Ya da araçlarımızı geriye. Bu bir dengesizlik yaratınca tabi ki maliyetlere yansıdı. Yüklemelerin yapılması gecikti. Bu özellikle yılın ikinci yarısından sonra böyle bir dengesizlik oluştu. Tabi ki ihracat hamlemizi yaptık o can havliyle ama bu görünüme baktığımızda yılı çok beklediğimiz düzeylerde olmasa da çok geri gittiğimiz bir süreçte kapatmadık. UTİKAD olarak biraz önce bahsettiğimiz zirvemizde dediğim gibi günlük işlerin yanı sıra gelecekte ne yapmamız gerekiyor. O konuyu da zirvemizde çalıştık. Geleceğin lojistiği zirvesinde. Bunun yanı sıra bizim dergilerimiz UTİKAD ne yapıyor dergisi değil. Bizim dergimiz hakikaten içinde bir literatür oluşan bir lojistik kitaplığı oluşan bir dergi. Hakikaten alın bu güne kadar çıkmış dergilerimizi içinde çok önemli konular var. Havacılıktan demiryoluna, intermodelden karayoluna KDV sorunundan dövizle ödemeler konusuna kadar bir sürü konuyu içerir. Çok ta sektörün önde gelen insanları katkı veriyor dergimize dolayısıyla bu çalışmalarımızı devam ettirdik. Tabi ki bütün yıl boyunca sektörümüzün ve üyelerimizin gündem konularını gerek buradaki çalışma grupları toplantısında gerekse kamuyla yaptığımız çalışmalarda devam etti. Sektör dolayısıyla biraz sarsıldı. Ama bu çok kötü bir noktaya gitmedi. Spesifik bazı konular dönemsel sorun yarattı. ama o sorunun aşılması için her zaman olduğu gibi Türk girişimcisinin kıvrak zekasıyla yeni alanlara girmesiyle ihracatçımızın yeni pazarlara odaklanmasıyla bunlar aşılmaya başlandı. Aşılmaya devam edecek. Evet tahsilat sorunları yaşamaya devam ediyoruz. Finansal sıkıntılar var. Bazı lojistik firmalarının konkordato ilan ettiğini biliyoruz ama yaşanan sarsıntıya baktığımızda olur, daha fazla olmaması için ne yapmalıyız diye düşünüyoruz. Bu çerçevede Türkiye cumhuriyeti merkez bankası yöneticileriyle burada bir görüşme gerçekleştirdik. Sektörün bu anlamdaki gerçeklerini aktardık. Dolayısıyla 2018i bu faaliyetlerle birlikte tamamladık. 2019 ne olacak? 2019 tabi 2018’in yarısından bu yana devam eden süreçlerin devamı olacak. Belirsizlikler var. Bazı konularda sektörün sıkıntıları halen devam ediyor. Lojistik akışların kesilmemesi, Kamudan kaynaklı yeni maliyetler yani lojistik sektörü üstüne yüklenecek belge maliyetleri gibi maliyetlerin gündeme gelmemesi umudumuz. Neler yapıyoruz bunlarla ilgili biraz önce bahsettim taşıma işleri organizatörlüğü yönetmeliğindeki yüksek yetki belgesi ücreti konusunu konuşmaya devam ediyoruz kamu yöneticilerimizle. Artı yeni bir yönetmelik çalışması var, kombine taşımacılık yönetmelik taslağı geçen hafta Ankara’da bununla ilgili bütün paydaşların ve bütün kamu kurumlarının yani hazine ve maliye bakanlığından tutun da Sanayi Ve Kalkınma Bakanlığına, Cumhurbaşkanlığı ofisinden Genel Müdürlüğümüze ve sektör paydaşlarına kadar. Şirketlerimiz limanlarımız STK’larımız. O çalıştayda da kombine taşımacılığının geliştirilmesi için neler yapılması gerektiğine yönelik görüşlerimizi aktardık. Bu yıl bu yönetmelikte çalışmaya devam edeceğiz. Rutinin dışındaki çalışmalar olarak. Artı bir de önümüzde çok önemli bir mevzuat değişikliği var. Yeni gümrük kanunu. Yeni gümrük kanununda 2019 yılı içerisinde AB uyum çerçevesinde çıkarılmak durumunda nitekim şu anda çalışmalar devam ediyor. Bir gümrük kanun taslağı çıkmıştı 1 1,5 yıl kadar önce ama yeni bir taslak çıktı. Biz şimdi o konudaki görüşlerimizi hazırlıyoruz. Yeni gümrük kanununun ticaret akışlarını hızlandırıcı, hani o ticaretin kolaylaştırılması kurulunda konuştuğumuz eylem maddelerinin hayata geçirilmesine yönelik yol açıcı. Güvenliği elden bırakmadan, Türkiye’nin iç güvenliğini ve gelişimini zedelemeyecek ama dış ticaret akışlarımızı da aksatmayacak, yavaşlatmayacak, bunların tam tersine etkinliğini verimliliğini arttıracak bir gümrük kanunu olması lazım. Bizim burada en önem verdiğimiz noktalardan birisi dünyada lojistikçiler kapıdan kapıya taşıma yaparken bir paket oluştururlar. Bu paket oluşturulurken de limandan hizmet alırlar armatörden hizmet alırlar. Karayolu firmasından hizmet alırlar. Uçak firmalarından hizmet alırlar. Antrepolardan hizmet alırlar, paketlemecilerden ve gümrük müşavirlerinden. Biz bütün bunları bir paket haline getirip, yurt içi veya yurt dışı müşterilerimize faturalayabiliyoruz. Dolayısıyla bir paket hizmeti sunmuş oluyoruz. Ama bunun tek istisnası gümrük kanunumuz çerçevesinde gümrük müşavirliği hizmetlerini bu faturaya dahil edemiyoruz. Orada direkt müşterimizi gümrük müşaviriyle ilintilendiriyoruz vekalet ilişkisi kuruluyor veya zaten firmanın kendi gümrük müşavirini kullanıyoruz ama burada dünyaya anlatamadığımız bir şey var. Arkadaş ben gümrüklenmesi tamamlanmış kapıya kadar hizmet vermeni istiyorum senden, sen bütün her şeyi bana fatura ediyorsun ama gümrük işlemlerini fatura edemiyorsun. Biz diyoruz ki lojistik işletmeleri gümrükleme faaliyeti yapmak derdinde değil. Ancak özellikle incoterms 2010 çerçevesinde ihracatta EXWorks ithalatta DDP yani gümrüklenmiş olarak kapı teslimi hizmetlerini verebilmek için kanunda buna bir yol açılması lazım. Bu hizmetleri elbette ki gümrük müşavirinden almak kaydıyla ve şartıyla bu hizmetleri alıp paketin içine dahil edip yurt içi ve yurt dışı müşterimize pek çok kalemin altında bu kalemi de fatura edebilmek istiyoruz. Bu yönde plan ve bütçe komisyonuna geldiğinde yasa tasarısı, biz görüşlerimizi aktaracağız. Burada da dünyadaki akışların dünyadaki iş yapma şekillerinin benzerini Türkiye de yapılabiliyor olmasını ve bunu anlatamama noktasından kurtulmak istiyoruz. Bunun dışında zirvemizden bahsettim. İleriye dönüşüm zirvesini gerçekleştireceğiz. Ama bununla da yetinmiyoruz. Üniversitelerle faaliyetlerimiz devam ediyor. Dün TEDAR derneğiyle ikinci bir toplantı yaptık. Ortak faaliyetler gerçekleştireceğiz. Ortak seminerler düzenlemeyi planlıyoruz. Çünkü aynı ekosistemin içindeyiz. Tedarik zincirini yönetenler sonuçta lojistik hizmetlerini bizim sektörümüzden alıyorlar. Dolayısıyla onlarla bir araya gelip aynen e-ticaret raporunda yaptığımız gibi aynen geleceğin lojistiği zirvesinde yaptığımız gibi çünkü orada da müşterilerimiz vardı paydaşlarımız vardı. Bu çalışmaları ilerleteceğiz. Ve çok yeni bir gelişme, çok ta umut verici bir gelişme daha bu hafta İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Yardımcımız Serkan Gül beyefendiyi burada ağırladık. Ve meslek okullarıyla ilgili olarak UTİKAD ne tür katkıda bulunabilir? Ortak ne tür projeler geliştirebiliriz? Çok vizyonel bir yönetici, kendisinin de çok güzel fikirleri var. Ve çok heyecanla ortak noktada buluştuk. Zaten UTİKAD’ın adının geçtiği yerde eğitim, kitap, literatür geçiyor ve bu çalışmaları biz bir üst düzeye yöneltmiş olacağız. FİATA diploma eğitimimiz devam ediyor, eğitim seminerlerimiz devam ediyor ama İstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcımızla bu konularda çok daha ileri gideceğiz. Çok da hızlı aksiyon alacağız. Bütün bu çalışmalar bizi heyecanlandırıyor.

Çünkü UTİKAD’ın görevi günlük sorunlarla ilgilenmek değil ama üyelerinin geleceğe yönelik atacağı adımları gelecekte istihdam edeceği kişilerin iyi eğitilmesi, doğru eğitilmesi gibi faaliyetleri de yapmak bu çerçevede 2019 bizi yoğun bir gündem bekliyor her zaman olduğu gibi. Ama ben hem üyelerimize bu derneğin yaşamasına katkıları için teşekkür etmek istiyorum. Çok vizyonel bir yönetim kurulumuz var. UTİKAD hep öyle oldu. Kuruluşundan bu yana dünya ile entegre, dünya ile bütünleşmiş girişimciler bu derneği yönetti. O vizyon devam ediyor. O vizyon çerçevesinde çok keyifli de bir ekibim var burada UTİKAD icra ekibi olarak hakikaten çok gözlerimiz parlayarak çalışıyoruz. Elimizi taşın altına sokuyoruz. Neyi yapabiliriz, yapamayız diye düşünmeden neleri daha iyi yapabiliriz diye çalışıyoruz. Bu vesileyle ben UTİKAD olarak bütün ekip olarak 2019a da umutla bakıyoruz, belirtmek istiyorum.

Related Posts

Call Now Button